Temizi duvarı delip içeriye pimaş boru koyup tv nin arkasına kadar gidebilirsin.geçici olanı kablo kanalı alıp duvara yapıştır,kabloları içinden geçir.

sıva üstü kablo kanalı alıp duvara vidalarsanız işinizi görecektir.

Kablo kanalı en pratik çözüm, yapıştırır kabloyu geçirirsin içinden.

3/5 den 5/8 rakor (rekor ya da kimisi redüksiyon da der) alacaksın o kadar, sarı bulursun ama.

Dişli ölçüsü farklı ise en kötü bir tornacı 20-30 liraya yapar.

18 yaş altı evlilik kanunen yasak. çocuğun kendisi ve ailesi isteyerek evlense dahi devlet çocuk istismarı sayıyor çünkü çocuk evliliği rızaya dayalı bir şey değil. kimse şikayet etmiyor ama ortaya çıkıyor bir şekilde. doğum yaptığında, hastaneye gittiğinde vs.

İş yaptığım birinden örnek vereyim.
Eleman mahalleden ''15'' yaşında kızı gözüne kestiriyor , oğlan 18 o zaman. Ailelerin kulağına gidiyor iş, isteme söz nişan en son mahallede telli duvaklı düğün. Devletin haberi yok olamazda , küçük hanım daha 15 i bitmeden doğruyor hastahanede ,doğal olarak doktor rapor tutuyor. Mahkeme safhası vs. bir dünya olay , oğlan , oğlanın babası ve kızın babası cezaevinde şu an 8 yıl yedi yanlış hatırlamıyorsam. Kız tarafının tamamı rızamız vardı desede çocuğa istismardan yediler cezayı.
Bence hak ettiler çekmeleri gerekir cezayı , neyi nasıl ayırt edebileceğiz aksi takdirde. O zaman gücü olan , parası olan çeksin yoldan 13-14 yaşında kızları tecavüz etsin , sonra bir şekilde ikna edip kağıt üzerinde evlenip 2 sene sonra boşasın. Böyle böyle devam etsin hayat.

Bu arada sorunuza asıl cevap kısmı, hiçbiri yasal olarak evli değil, en kötü ihitmal doğum sebebi ile hastahaneye gidince yakalanıyorlar.Yani devletin en baştan haberi olup sonra salağa yatma durumu yok.

resmi nikahları olmuyor onların. hastane, mahkeme vs. bir şekilde devlete işleri düşünce ortaya çıkıyor. tamamına yakını doğum yapınca ortaya çıkıyor zaten. ailenin rızasının olup olmamasının bir önemi yok.

Evli degiller kanunen. En fazla dini nikah yapiyolar aralarında.

Cocuga karsi cinsel saldiri kapsaminda değerlendiriliyor. Burdaki cocuk da tabii 15 yas ustu alti ve ayirt etme gucu vs farkli kriterlerle ayrilip cimsel saldirinin sikayete tabii olup olmadigi belirleniyor. 15 yas alti zaten her türlü cinsel saldiri resen arastirilir.

Cocugun istismara ugradigi da bi sekilde ortaya cikinca ceza veriliyor. Yukardaki arkadaslarin ornek verdigi gibi hastane de olabilir dogum vs sebeplerle ya da baslik parasinda anlasamamis sonradan husumet olmus aile digerini de sikayet ediyo bilerek kizimi kacirdi diye.

İmam nikahı maskesiyle aile rızasıyla çocuğa tecavüz durumu.
Çocuğa tecavüz edene de, ailelerine de, düğün adı verdikleri tecavüz şenliğine katılanlara da müebbet verilse mutlu olacağım hede

'Genç evlilik' lafı ne kadar talihsiz bir tanımlama. 'Pedofili'dir onun adı. Başka bir şey değil.

Abi hani kedi köpek kısırlaştırma mevzusu geçtiğinde belki gören olmuştur,yapmayın etmeyin diye girişirim hemen.kesinlikle karşı olduğum bir durumdur.hah işte bu arkadaşları devletin kısırlaştırması,hatta şehrin en dışında toplu halde kafeslere koymaları mümkün olursa itlaf edilmeleri gerektiğini düşünüyorum.öylesine bir humanist duygularım var.hepsini bir hücreye koyacaksın on yıl,orda birbirlerini yesinler ete para vermesinler...

@synax güzel bir örnek vermiş, ama maüdurların bir çoğunda kız küçük erkek büyük değil.

Genelde Doğu Güneydoğu bir de Roman vatandaşlar arasında var bu çocuk yaşta evlilik.

Kız 15 erkek 17 yaşında mesela, ya da kız 14 erkek 16. Salakça bir düşünce ve yüzyıllardır olan adetlerle evlendiriliyorlar, kız hamile kalıp doğum yaptığında erkek 18 yaşını bitirmiş oluyor, ama kız hala kanunen çocuk.

O ana kadar zaten resmi olarak evli değiller ve devletin haberi yok, doğum olunca olay meydana çıkıyor ve ceza alıyor erkek.

Devlet bir seferlik bu durumu düzeltmek için af çıkarmak istedi, ama derdini anlatamadığı için sosyal medya muhalefetinin "çocuk tecavüzcüleri af ediliyor" yaygarasına maruz kaldı ve yasayı geri çekti.

Aslında bu cezayı getiren de akp hükümeti, eskiden aileler razı olunca ceza alınmıyordu sanırım. (yanlış hatırlamıyorsam)

Aslında kanun ve yasa değişirken kültürel gerçekler iyi düşünülmeli, yüzlerce yıldır alışılmış bir töre ve adet varken zart diye geceden sabaha kanun değişirse sıkıntı olur.

Bu tür evlilik yapanlar ve buna ön ayak olan ailelerin hiç biri bunun yasak olduğunu bilmiyordu ki!

İnsanlara bunun yanlış olduğunu ve yasaklandığını güzelce anlatıp yasa öyle geçmeliydi ama nerdee.

Aslında mağduriyeti kaldırmak için ince eleyip sık dokuyup gerçekten mağdur olanlar bir seferlik af edilebilir, düşünsenize anne kucağında bebeğiyle babayı ziyarete gidiyor, babanın suçu anneyle evlenmek.

Mutlaka gerçekten mağdur edilen kızlar da vardır, ama bakanlığın işi ne tek tek tespit edip tek tek yüzyüze konuşsun gerekirse.

Lan benim babam da anamı kaçırdığında anam 18 değilmiş, hadi buradaki çoğunluğun ana babası olmasa da büyük ebeveynleri genel olarak 18 yaşından küçükken evlenmiştir.

Yasa o zaman çıksaydı hemen hemen hepimizin dedesi hapis yatacaktı yani!

Ben birkaç yıl önce emniyet müdürlüğünün öğretmenler için düzenlediği bir farkındalık eğitimine gitmiştim. Orada bize anlatılan şey şuydu: yaşı 18'in altında olan kız/erkek bütün çocuklar rıza veremez görüldüğünden kendi tercihleriyle dahi olsa herhangi bir cinsel münasebetleri tespit ediliyorsa "rızalı kurban" kategorisine giriyor, ve yetişkinlerin bunu otoritelere bildirmesi gerekiyor. Çocukların psikologlarla görüşerek durumdan nasıl etkilendikleri değerlendiriliyor ve gerekirse yasal süreç başlatılıyor. Yani bunun kağıt üstünde suç olması için illa ki bir istismar veya büyük yaş-küçük yaş farkı olması gerekmiyor. 16 yaşındaki çocuk 17 yaşındaki sevgilisiyle kendi tercihiyle birlikte olsa dahi bu illegal kabul ediliyor.
Keza yine benzer şekilde kız/erkek biri yine kendi tercihiyle sevgilisine çıplak/yarı çıplak/ "suggestive" bir fotoğrag gönderdi, bu da çocuk pornosu olarak geçiyor. Hatta fotoğraf sahibinin bu fotoğrafı paylaşması bir kenara, kendi telefonunda tutması bile suç. 17 yaşındaysanız ve telefonunuzda size ait bir dick pic var ise illegal bir şey yapmış oluyorsunuz yani. Ya da ne bileyim, 18 yaşından küçüksünüz, takıldığınız yaşıtınız kız/erkek size çıplak bir fotoğrafını gönderdi. Siz de "aa deliye bak" diye yanınızdaki arkadaşınıza gösterdiniz. Bu da suç, hem özel hayatın ihlali hem de yukarıda bahsettiğim nedenlerden.

Hatta 18 yaş altı kişilerin, mesela okullarında video çekip yayınlaması bile data privacy of minors sebebiyle illegal bir şey.

Sorunuzla direkt bağlantılı değil de konuyla ilgili diye bahsettim. Bu konularda, yukarıda bahsedildiği gibi, halk arasında kabul edilenler, gelenek görenek ve hatta case by case durumlar cok farklı olabiliyor ama kanunların dediği bambaşka şeyler (ve doğru bence).

Cok kolay soyuluyorsunuz asilmali kesilmeli diye de orta benim kocsmi aldiniz çocuğumla ortada kaldim diye dert yanan kadinlar var genc yasta evlenmis.

Bunlarin icinde ailelerin tutup evlendirkleri var, kendi isteğiyle - ergen kafasıyla - severek evlenenler var. Kanunun soyledigi net, bu baska konu ama kendi rizasiyla severek evlenen ve kocasi hapiste olduğu icin cocuguyla ortada kalan magdur olan ve kocasını sevdiğini soyleyen kadinin tecavüze ugradigina neye gore karar veriyorsunuz? Kadin ben severek isteyerek evlendim diyor, sen cikip diyorsun ki hayir tecavüze ugradin, kocan hapis yatmali! Ne guzel mantik. Kanun koyucu icin degil, burada "tecavüz" diye oturdugu yerden tum vakalara kolayca hukum verebilenler icin diyorum bunu.

Doğru anladım varsayıyorum ve cevap veriyorum gelmez. Hem neden gelsin ki? Zaten izinli değil mi?

izinli olduğunun ve o an işyeri dışında olduğunun patronca ispatlanması koşuluyla hayır gelmez.

biz günlük ya da saatlik izin alan personele izin kağıdı imzalatıyoruz. muhtemelen patronun başına bi iş gelmesin diye. araştırmadım ama demek ki kanunda yeri var.

Mesai saatleri içerisinde dışarıda personel bir kazaya karıştığında sıkıntı yaşandığını duymuştum.

önerdiği modelin bacası en az 37 cm yükseklikte olmalı diyor. Ama bu baca borusunu örten sac parçaların min yüksekliği olmalı. çünkü iki parça halinde geliyor bazıları, boşluğa göre üsttekini kaydırıp boyunu ayarlıyorsun. daha kısa ise de kesmen gerekiyor. elle de kesilmesi pek mümkün değil. senin için uygun değil gibi yani.

Çağır bir usta taktır hocam. Bende de fırını bağlamam dediler. Aspiratörü söküp öyle çağırdım. Sonra geri taktım.

Aldığınız ürün güzel ama oldukça büyük, montaj yapıldıktan sonra aspiratör ile ocak arasında 60-65 cm kalmalı.

Sizin cihazı monte etti mi neredeyse ocağa tencere koyamazsınız, katalogdan baktım bacasıyla 75 cm gibi yüksekliği.

Aldığınız modeli takmak isterseniz mutfak dolabının davlumbaz üstü modülünü söküp orayı dolapsız sadece aspiratör için kullanırsanız olur.

Cift tarafi yapiskanli bantlari var 3M in.
Onlari kullanabilirsiniz ama elinizi korkak alistirmayin ve olur da yerini degistirmek isterseniz duvar boyaniz/duvar kagidiniz mahvolacak, bunu bilin :)

3M'in "cırtlı" bantları var. Bir tanesi duvara bir tanesi yapıştıracağın şeyin arkasına geliyor istediğin zaman söküp çıkarabiliyorsun da. Duvarda kalan kısmı da çektirerek çıkarıyorsun genelde iz kalmıyor. Yani ben 6 tane yapıştırdım, 1'i duvarın boyasını söktü diğerleri iz bırakmadan çıktı. O da duvarla, kurulukla falan ilgili sanırım.

www.koctas.com.tr
şu

Yerinden çıkmayacaksa montaj silikonu ile yapıştırın. Bir kaç saat bantla ya da vb bir şeyle sabitleyin. Dondugunda beton gibi olur

images.app.goo.gl

Böyle bir şey ile sabitleyebilirsiniz. Şeffafları da var bunların.

Bir nalbura gidip derdini anlat, iki tane tablo/çerçeve askı demiri al. Aynanın tersine vidala ve istediğin gibi as.

Sipariş internet üzerinden mi verildi yoksa mağazadan mı? Malumunuz internettense eğer, aldığınız malda bir zedelenme vb. bir şey yoksa koşulsuz iade edersiniz. Ama mağazadan satın aldıysanız ve fatura kesildiyse yapacak bir şey yok.

mobilya teslimi henüz gerçekleşmedi, ki olması gereken, mobilyanın eve teslimi ile faturanın kesilmesiymiş. buna rağmen fatura kesilmiş.yani burada bayiinin yanlış uygulaması var.

e-arşiv faturalar irsaliye yerine de kullanılabildiğindne o ibare mevcut.
doğrulam işini GİB üzerinden fatura kesildikten 15-20 gün sonra yapabiliyordun sanırım. Ama zaten entegratör üzerinden geldiyse o earşiv fatura geçerli bir faturadır

Fatura malın tesliminden önce de kesilebilir. Faturayı iptal edip yenisini kessinler çok zor bir şey değil ki .

cevaplarınız için çok teşekkür ederim. ilgili firmanın müşteri hizmetleriyle tekrar görüştük.ancak ürün üretildikten(ürünlerimin hepsi hazır değil) ve kalite kontrol işlemleri tamamlandıktan sonra şubenin fatura kesebileceğini bildirdiler. KDV indirimini çek alarak alacağımızın teminatını verdiler.
Sonuçta sözleşme var, faturayı gerektiren bir durum yoktu. şubenin neden faturayı iptal etmek istemediğini ve işi zora sürdüğünü bilmiyorum. kafamı açıkçası karıştıran da bu.

E-arşiv faturasını 7 gün geriye dönük düzenleyebilirler. Size 7 gün önce tarihli olarak gelen fatura bugün düzenlenmiş olabilir yani.

Muhtemelen firmanın KDV fazlası var, o yüzden sizden aldığı 3.000 TL'den olmak istemiyor. KDV Fazlası olduğu için %18'den düzenlese bile faturayı, o KDV'yi devlete ödemeyecek, haliyle o paraya kendi cebindeki para olarak bakıyor şu anda. Kısacası işgüzarlık yapıyor gibi firma.

verdiğiniz bilgi için teşekkür ederim. şimdi her şey daha bir anlam kazandı:) çok çok sağ olun.

söylediğiniz gibi e-fatura geriye dönük düzenlenebiliyor. faturayı önceden kestik, artık kdv indirimini yapamayız dediklerinde faturayı göndermelerini istemiştik, birkaç saat kadar oyaladılar, hemen gönderemediler. o sebeple o sırada faturayı yeni düzenlediklerinden neredeyse emindim. zaten fatura saatine de 00:00 yazılmış:))

Peki ödemeyi peşin mi kredi kartıyla mı yaptınız?

Kredi kartıyla yaptıysanız yasal olarak kart çekiminin yapıldığı gün faturanın kesilmesi lazım, bunu yanlış bilip 7 gün içinde kesenler de var. Belki de ben yanlış hatırlıyorumdur.

Yani kredi kartı ile işlem yaptıysanız ve fatura tarihi de kart çekimi ile uyuyorsa bayi gerçekten faturayı zamanında kesmiş olabilir.

Böyle değilse bile neden yokuş yapıyor bayi?

Çok basit, ben de benzer bir sektördeyim ve ürün satarken müşteriden KDV almıyorum, devlete de cebimden KDV ödemiyorum. Bir şekilde bu saçma sistemi döndürüyorum, üreticilerden aldığım KDV'yi arttırıyorum vs.

Yani doğrudan devlete KDV ödüyor olsam mecbur müşteriden alırım ve fiyatlarıma yansıtırım, KDV düşerse de müşteriden düşük alırım elbette.

Peki bayiye ödediğiniz fiyat firmanın KDV dahil net liste satış tutarları mı?

Yoksa liste fiyatı üzerinden pazarlık yapılıp fiyat düştü mü?

Hep mi böyleydi yeni mi böyle oldu
(bilgim yok ancak bu bilgi başkası için yardımcı olabilir)

sanki son 2 yıldır böyle :/
ama tenim de çok açık ve cildim ince. ellerimde hep böyleydi.

Açık tenlilerde böyle damarların görülür olması normal bir şey olmalı. Çok kişide böyle gördüm çünkü. Doktor değilim ve net bir bilgim de yok yanlış yonlendormeyeyim ama bence endişelenmeyin durduk yere.
Varis olsa bile tedavi ediliyor olmalı, çok yerde afiş reklam. Vs gördüğümü hatırlıyorum.

ayakları yukarı kaldırdığında bu görüntü kaybolur gibi oluyorsa varis. değişmiyorsa damarlarının normal görüntüsü. tabi damar sağlığındaki bozulma ilerledikçe bu damarlar şişecek. uzun süre ayakta kalmamaya çalış. bunlardan akciğere pıhtı atabiliyor.

Şu an varis değil, beyaz tenli her insanda olan normal bir görüntü. Fakat belki de varis olmaya daha yatkın bir damar yapınız vardır, bir doktora görünüp ileride varis olmasını engelleyecek tavsiyeler alabilirsiniz. Masaj krem vs gibi kültürel tekniklerle.

Değil.
Rahat ol.

reset atınca modeme kullanıcı adı ve şifre girdiniz mi?

Modeme reset attığınız için kullanıcı adı ve şifresini, ve de wi fi şifresini sıfırlamıştır.

Modemi bir bilgisayara lan kablosuyla bağlayıp ip adresini yazarak arayüzüne gireceksiniz, oradan kullanıcı adı ve şifresini girip sonra da wi fi şifresini değiştireceksiniz.

Wi fi şifresini daha önce değiştirmediyseniz hep default kullandıysanız ellemeyin, modemin altında yazan şifredir zaten. Ama kullanıcı adı ve şifresini grmeniz gerekir.

Bazı modemlerde müşteri hizmetleri uzaktan bağlanıp bu işlemleri yapabiliyormuş.

cevaplar için teşekkürler arkadaşlar.problem şöyle çözüldü; faturayı son ödemesine 15 gün olmasına rağmen bi ödeyeyim dedim ve 10 dk sonra internet geldi. evet çok saçma...

ben de yıllar önce bu sebepten muayene olmuştum hastanede. kadın baktı bir şey yok dedi. gözlerimde hala siyah noktalar var. bir ara tekrar göstersemmi diye düşünüyorum.

Sadece beyaz bir zemine bakınca görüyorsan hemen herkeste olan şeyler, ama yine de doktora göstermekte fayda var belki başka bir şeyin habercisidir.

kredi kartı batağına düşmek istemiyorum bi kurtaralım mı beni bundan:( cazibesine kapılmamam gerek...

kullanmazsan kullanim ucreti odemezsin. istersen direk arayip iptalde edebilirsin. eger calistiginiz yerin anlasmasi var ise kullansaniz bile yillik aidat almazlar.

Kullanılmadığı sürece aktif olmuyor, ilk pos ya da atm kullanımından sonra aktif olur.

Dursun bir kenarda derseniz dursun, yanınızda taşımayın nefsinize hakim olamıyorsanız.

keisn kurtulmak istiyorsan ara bankayı "kartı kaybettim, yenisi istemiyorum" de yeter.

Var tabi, UPS tam olarak olmasa da bu işi yapıyor zaten. Ama çok kullanışlı olmaz, sabah ups prize götür tak şarj olsun, akşam çıkar yatak başına getir lambayı tak.

Lambadan vazgeçerseniz 20 cm boyutlarında şarjlı bir ışıldak alabilirsiniz.

gece lambanı değiştir ya da yeterli uzunluktaki bir uzatma kablosunu duvar dibinden dolaştırıp yatağına getir o şekilde sabit kalsın.

akılı priz alıyoruz ve telefondan kontrol ediyoruz.

ya da akıllı lamba alıyoruz telefondan kontrol ediyoruz.

ya da zaman ayarlı priz alıyoruz.

Bla Bla car falan yapsana

Hard case yok mu?

Nereden nereye gidecek bunlar?

Şöförlüğünüz varsa ve gidilecek şehirden geri dönecekseniz araba kiralama en mantıklısı olur.

Ama şöförlüğünüz yoksa bu seçenek işe yaramaz.

Paletcilerden ikinci el bir ahşap sandık alıp buna güzelce istif edip gönderebilirsiniz.

Şunun gibi, çeşitli boylarda var;

www.decosandik.com

Benzer bir sorunu, her parçayı tek tek pat pat tabir edilen baloncuklu naylonlara sararak çözmüştüm. Belki işinize yarayabilir.

50bin tl dediğin 10bin dolar bile etmiyor. O da yarı yarıya vergi zaten sıfır araç alırken.
Gerçek şu ki, ülkenin kötü yönetilmesinin bedelini hepimiz beraber ödüyoruz.
Hayat pahalılığı var çünkü ekonomi bitik,ekonomi bitik çünkü devlet kadrolarında liyakat yok, ülkede adalet yok demokrasi yok, huzur yok. Kavga var, savaş var, hır gür var, yeğencilik var, admcılık var, dincilik var.
Bilim yok, sanayi yok, teknoloji yok, sanat yok.
Yok oğlu yok.

50.000 lira şu anki piyasada hiç de çok bir para değil. Evet 50.000 çok para fakat araba bakıyorsan değil.

Şimdi benim anlamadığım bütçe 50.000. Astra üzerinden gideyim bugün yeni bir astra satın almak istesen en az 130.000 tl. Düşük km'li bir astra bakıyorsun 4-5 senelik temiz bir astra bakıyorsun.

Söyler misin adam neden temiz 4-5 yıllık düşük km'li astrasını sana satıp üstüne en az 60K koyup yeni bir araba alsın?

Bende getz var 2005 model, bugün arkadaş gir bak fiyatlara inanamazsın dedi, girip özelliklerini yazdım ortalama 36 bin lira yazıyor. daha 1 ay önce 30 bin civarıydı. ikinci el arabası olan satmasın derim.

cevap: getz öneririm.

Şu devirde 50bin bütçem olsa, kmsine kazasına hasar kaydına bakmadan, en uzun süre binebileceğim arabayı almaya, karı o şekilde yapmaya bakardım. Yani kazasız olsun yılı km si düşük olsun satarken kar edeyim noktasından bütçe olarak bi 100bin uzaktasınız.

micra bulabilirsin iyidir hocam, ama onlarında fiyatları yükseldi baya 2012 ve üzeri modeller için söylüyorum

Hocam o paralara dusuk km bulamazsin, yasi kucuk araba da bulamazsin.
Mesela corolla bakıyorsan 10+ yas corolla alabilirsin anca.

Corolla, astra, golf hep piyasa arabalarina, yani tutulan arabalara bakıyorsun ama butce dusuk. O paralara bu araclar olmaz. Illa bunlardan birini alscam diyorsan dusuk model alirsin.
Corolla'nin 2006sini falan alirsin anca, km de 100binin ustunde olur ki 100-120bin km bu paralara iyi.

Hem tutulan arabalara bakıyorsun, hem de dusuk km istiyorsun. Bu yuzden alamiyorsun araba.

@denizgonen, 4-5 yaşında bir arabayı hayal bile edemiyorum 50 bine. piyasadan bihaber misin? Düşük km derken de 40 binde olsun falan demiyorum. 150-160 binlere tamamım ama yok. Geçtim 4-5 yaşı, 2008 model üzerinde bir araç yok bu fiyatlara. Olanlar da ağır hasarlı vs.

@stavro, 150 binde 2005-2008 model arası dediğim arabalara 50 bin vermeye hazırım. 2010+ olsun, km de 100bin altı olsun diye bir krater belirlemedim doğal olarak.

Astra üzerinden konuşuyorum. Astra h kasalar classic 3 adı altında 2013 yılına kadar üretildi. O bütçeyle alman arabası bakma. Düzgün bakıldıysa km çok da önemli değil. 2003 kasa corollayı 2013'e kadar kullandım. Sıfır sıkıntılı bir araba idi. Lps'siz olanını arayabilirsin.

www.sahibinden.com

bugun senin butcen yakin butcede bir arkadasa araba bakiyorduk malum sitede, temiz bi elentra ve nissan note satildi. aramaya inanirsan bulursun.

Segment beklentini düşürüp b sınıfına bi bak. Daha üst model ve daha düşük km bulabilirsin.

Otomatik vites arıyorsan mantıklı değil, bu paralara bulsan bile o şanzıman hayata küstürür seni büyük ihtimal ile.

"Dizel, manuel, 2010 üstü, 50 bin TL'ye kadar, 150 bin km altı" bu seçeneklerde bir sürü model çıkıyor mesela;

www.sahibinden.com

Şuna da bi bak hocam. Güzel şeyler var. Evo, cruse fena değil mesela.

sahi.io

bence araştırmaya devam edin. ben salaklık mı ettim diye düşünmeye başladım.
3 ay önce 90.000'deki 2004 opel corsa'yı 36 bin'e sattık.

benim gibi saflar olabilir belki.

Cruze al

2 sene önce 41bin'e aldığım 2007 corsa şu an 48-50bin bandına çıkmış. araba alınacak bir zaman değil sanırım.

volt ve amper değerlerine bakmanız lazım. volt eşit, amper eşit veya daha yüksek olmalı alacağınız adaptörün. tabi ucunun da uyması gerekli.

Çok teşekkürler.
Ya bu konuda bayaa cahilim:(
volt amper nedir, bakayım dedim, volt amper çeviricisi var internette mesela. E bunlar aynı şey mi, nası çevriliyor birbirine :/

45 W AC güç adaptörü diyor,32,5 Wh Lityum iyon pil diyor.
45 watt adaptör ve uyan uç bulursam olur mu mesela?

birşeyi bir şeye çevirmenize gerek yok.

eski adaptörünüzün üzerinde volt ve amper değerleri ayrı ayrı yazar.
alacağınız yeni adaptörün volt değeri, eski adaptörünüzünkine eşit;
alacağınız yeni adaptörün amper değeri, eski adaptörünüzünkine eşit veya daha büyük olmalı.

Giriş tipi "C Type" yeni çıkan usb giriş tipi, yeni model telefonlarda var.

Sizin kafanızı karıştıran çevirici meselesi, "usb micro to C type" konusudur seninle alakası yok şu an.

Model adaptörüne baktım netten,

Output Voltage: 45W 15V 3A / 12V 3A / 5V 3A

3 farklı çıkış gücü var demek ki, yani piyasadan bulabileceğin herhangi bir adaptör büyük ihtimal işini çözmeyecek.

Çok tuhaf, eldeki adaptör bozuldu mu? Onu tamir ederek daha kolay sorun çözülür sanırım.

Adaptör 20 pound ya da 40 dolar gibi fiyatlara var dışarda.

Adaptör mu bozuldu batarya mi bilmiyorum ve teknik servisten öğrenme masrafı yerine tahminle uygun fiyata halledebilme şansım var mı diye denemeye çalışıyordum.

internette nasıl bulamadınız çok enteresan, ne olarak arattınız? çünkü "X9X15EA adaptör" diye google'da aratınca ilk gelen sonuç amazon.com.tr, uyumlu adaptör satıyor.
aynı adaptör şurada daha uygun fiyata da var:
www.dataservis.net

Ucu girişi böyle değil ki :( bu çıkanın girişi uygun değil.

büyük ihtimalle adaptör üreticisinden özellikler/resim yanlış gönderilmiştir perakendecilere, siz satıcıyı arayıp bir sorun bence. dataservis bu batarya/adaptör işlerinde tecrübelidir.

Peki, bi kontrol edeyim o halde. Teşekkür ederim.

silkeleme yanmada sıkıntı olduğunu gösteriyor. bujiden mi valflerden mi yakıt pompasından mı bakmak lazım evet.

@Argent dawn +1

Demek ki ya yakıt yetişmiyor, ya hava, ya da ateşlemede bir problem var. Bujilerin değişmesi ateşlemenin sorunsuz olduğu anlamına gelmez, bujilere kadar olan alakalı kısımlar da gözden geçirilmeli.

65 bin subap ayarı için çok erken zaten tarif ettiğiniz şey subapla alakalı değildir.

Ama yine de not düşelim subap ayarı için motor filan açılmıyor, üst kapak açılıp subap ayarı yapılır motor soğukken.

@John Bloor

bana da subap ayarı değil gibi geliyor.. ama ne olduğunu da kestiremiyorum..
izmirde Suzuki'den anlayan sağlam bir usta bulmak öyle zor ki..

yakıt pompası ve borularında tıkanıklık olabilir. aracı herkese elletmeyin. sağlam güvenilir usta bulmak zor. yetkili servisi önermem heleki suzuki yetkili servislerinde iy usta olduğunu sanmıyor. iyi bir japon motor ustası anlar. araştırmak lazım.

Buji kabloları? Araç çalışırken tek tek buji kablo anahtarı ile(elektrik çarpar hafif) çıkarıp bakın tepki göstermeyen varsa o bozuktur. Boğaz kelebeği kirlenmiş olabilir, balata spreyi ile temizleyip cihazla kalibrasyon yapıyorlar.

bence vites de problem var.

sadece 1'den 2'ye gecerken mi oluyor?
debriyaj'i kokluyor musun?
soyle yarim saat bi turlayip arabayi isitinca tekrar 1-2 arasi sorunu aynen devam mi ediyor? degisme oluyor mu?

@jamswety vites ile nasıl bir bağlantı kurdunuz acaba? araba hızlanırken tekliyor..

@try again fail again fail better

1'den 2'ye geçerken değil de.. 2.viteste gaz verirken hızlanırken tekleme oluyor..
yanmada bi sıkıntı var ve motor soğukken bu teklemeler daha çok kendini belli ediyor..

başka önerileri de bekliyorum..

az once bi araba gormeden geldim 2007 model ve sansa bak, bahsettigin problemin bire bir aynisi var (90binde arac). arastiricam biraz ama gaz almadigi kesin

bahsettigim arabayi aldim ve servis sorunun 'head gasket' oldugunu soyledi. turkiye'de bu parcanin ismi ne olarak geciyor bilmiyorum ama su www.autoguide.com

@try again fail again fail better

silindir kapak contası.

değişmesi yarım motor demek. açmışken segman da atılsa iyi olur.

kesinlikle bankanın sorumluluğu. firma vade farkını alamaz ki ondan tahsil edesiniz? bence bir daha arayın bankanızı, yanlış bilgi vermiş olabilirler.

bir de bu taksitlendirmeyi hangi aşamada yaptınız? ürünü alırken site üzerinde mi seçenek vardı? sonradan internet bankacılığından mı taksitlendirdiniz? yoksa fiziken bir mağazadan alırken mı sunuldu size?

edit: internet bankacılığından taksitlendirdiğinizi varsayarak bankanın bu bedeli size iade etmesi gerektiği yorumunu yapıyorum.

Taksidi nasıl oluşturdunuz, alışveriş yaparken henüz ödeme yapmadan taksitli seçeneği seçip mi ödemeye geçtiniz?

Yoksa ödemeyi tek çekim yaptıktan sonra bankanın teklifiyle mi 6 taksit yaptınız?

İlki ise satıcı, ikinci ise banka muhatap.

Online alisveris yaptim ve odeme sayfasinda sunulan taksit seceneklerinden birini sectim.

Ödeme esnasında site üzerinden yaptıysanız bence firma sorumlu. Hakem heyetine gideceğinizi, bilirkişi ve oturum ücretlerini de eksik tutarla birlikte ödemek zorunda kalacaklarını yaz. Bence kısa süre için çözülür.

yukarıdaki arkadaşlara soruyorum o zaman herkes vadeli alsın sonra satıcı ile anlaşıp malı iade ettim vade farkını geri istesin olur mu?

bankayla firma arasında şu vardır: taksit sayısı arttıkça banka da firmaya ödeyeceği tutardan taksit komisyonunu arttırır. Firma da kendi hesabını yapar, taksitli seçeneğinden kesilecek parasını kendisi değil sana ödetir vade farkı koyarak. Burada olay firmadadır. Eğer sen tek çekim yapıp bankanın yönlendirmesiyle taksitlendirme yaparsan bu bankayla senin arandadır. Sonuç olarak senin olayın firmada bitiyor. Görüş orasıyla.

Dandik mal vermişlerdir, şeffafın da kalitelileri var. Astel var mesela bilinen bir marka, başka yerli markalar da var. Koli bandının kalitelisi hem iyi yapışır hem de kendine yapışınca kolay kopar.

Ve-ge marka al daha kuvvetlisi lazım diyorsan teknik boyuta girer 3M falan var ama gündelik kullanımda ve-ge iş görür

Ve-ge +1

suadiye'de d&r var, mado'nun yanında.
kapanmamış olması lazım.
caddebostan'daki kapandı.

Hocam Bağdat cd çok uzun bir cadde, hangi bölgeden olduğunu söylesen cadde olarak değil de belki de bir arka cadde ara sokakta filan bilen biri yazar.

suadiyede var d&r +1

Kadıköy dolmuşuna veya otobüsüne bin, ver elini Yazıcıoğlu...

suadiye d&r tek ops,yon. onun dışında caddede oturuyorsanız benim tavsiyem hemen atlayın trene nautilus'tan ihtiyaçlarınızı giderin.

Valla merak edip yutibe biraz bakındım ama sanırım hard resetten başka çare yok. Hard reset atmadan mı kurtarman lazım?

Duster, evet. 3 farklı cd denedim. Hepsinde aynı dit dit diit dit dit diit sesi..:(

İçerdeki tozu ve ısıyı dışarı atmaya çalışıyor fanlar ızgaralardan, siz tam tersini yapıp dışarıdan içeri tozu üflediniz ve büyük ihtimal okuyucu lens tozlandı.

Açıp temizlenince düzeleceğini sanıyorum, bir şey bozulmamıştır bence.

eskiden temizleme cdleri olurdu. onlardan alıp deneyebilirsiniz.

internette de yataydan dikey duruma getirin ps4ü genelde düzeliyor diyorlar.

kafaya takılacak bir durum değil.

Bundan bağımsız size tavsiyem bir sigortacınız olsun.sigorta şirketiyle aranıza muhatap koyun.internette daha ucuz,arkadaşın eniştesi daha ucuz gibi tavsiyelerede kulak asmayın.ben şimdiye kadar bu tip hasarlar için hiç zabıt tutmadım.sadece fotoğrafını çekip sigortacıya gönderiyorum,geri kalan her şeyi onlar hallediyorlar.

Sigortayı yaptırdığınız yer tanıdıksa görüşüp durumu açıklayın,değilse park halinde oldu diye bir dilekçe yazıp sigorta şirketine gönderin onlarda sizi ufak hasar anlaşmalı bir servise yönlendirirler ve hallolur.kasko teminatınıza göre orjinal ya da muadil bir parçayla tamiri yapılır.

KAsko zaten senede 2 ayna ve 1 ön camı ücretsiz isteğe bağlı değişiyor genelde.

bu tarz şeyleri beyan ile yapıyor kasko. servis sigorta şirketine beyanı iletir, şirket onay verirse tamir ederler. %90 onay verirler.

@godless hangi kasko firmasıymış o? ön cam dediğin kaskonun yıllık priminden daha pahalı zaten. isteğe bağlı niye değiştirsin?

@cowboy
Ön camına taş geldi vs bir şey oldu, kaskodan sorunsuz şekilde yeniliyorsun. "Hasarsızlık bozmadan" demek daha doğru olur, "isteğe bağlı" yanlış olur.

beyan ile hallolur. park ederken aynayı çarpıtım yaz geç gitsin. zaten sonrasını servis halleder. hatta kafası çalışan servis sen oradan çıkmadan bu seçeneği sunardı. netice de kendinden de çarpsan tutanak da tutsan sonuç değişmeyecek. hasarı kasko ödeyecek. 1k'lık trammerden de bir halt olmaz.

Akşam adresimde sokağa park ettiğim aracımın sabah aynasını bu şekilde buldum, hasara sebep olan veya olanlar hakkında bir bilgi edinemedim.

Gibi bir dilekçeyle hal oluyor her zaman.

Öncelikle gecikmeli cevabım için kusura bakmayın lütfen. Hepinize verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim baya bilgi sahibi oldum sayenizde. Ben de sizin gibi böyle sigorta şirketleri için küçük sayılabilecek şeylerde çok üzerinde durmazlar diye düşünüyorum. Işte yedik bi halt, bir de iyi insan olma çabası xD dolayısıyla, bi ayna yüzünden bir de yalan beyanla papaz olmayak başkalarıyla kaygısı ile merak ettim. Tekrar çok teşekkurler ;)...

12 yaşındaki çocuğun bilgisayarda yapacağı tek şey oyun oynamaktır. Onun içinde 5000 liralık bütçe gerekir. Almanızı tavsiye etmiyorum açıkçası. 2 ay sonra youtube’da dona dona oyun videosu izlerken nerden çıktı bu ya diye küfreder muhtemelen bilgisayara. O fiyata olan pc incelemelerini izlerseniz doğru düzgün video bile açamadığını görürsünüz

Telefonu yoksa telefon alabilirsiniz. Ya da başka elektronik aletlere bakabilirsiniz.

samsung'un iyi bir telefonu var. anneannesi almıştı. yani ben de ucuz bir şey alıp kullanamayacaksa hiç almama taraftarıyım. kendime 1500 liralık alırım çünkü ubuntu kurup libre kullanırım sadece oyun falan da almam ama çocuğa ne istersin sorma gafletinde bulundum ve tabi ki laptop dedi, 5000 tl verme durumum yok malesef. onun için uygun bir şey mantıklı mı diye sormak istedim size. eğer mantıksız görürseniz almayıp başka bir şeye yönelmek istiyorum.

elektronik şey almasam ne alacağım? onu da bilemedim ondan elektroniğe bakıyorum. elektronik alsam ne alacağım bilgisayar dışında makey alsam, tek başına çözebilir mi bilemedim. mbot falan da çok pahalı.

yeni nesil çocuklara hediye almak çok zor yahu.

o yaşlardayken pentium 3 866 mhz 128 mb ramli bir bilgisayar alınmıştı akrabam tarafından. asla "bu ne böyle götüm gibi" diye hayıflandığımı hatırlamıyorum. bütçeniz 1500 lira ise o fiyata alacağınız bilgisayar için size küfür etmez mutlu olur.

www.ebrarbilgisayar.com

(bkz: lakırtı)

Oyun oynar.
Alacağın pcde yeni neslin sevdiği oyunları pek oynayamaz.
Ben olsam o paraya 2. El ps4 alır veririm.

kesinlikle laptop almanızı tavsiye etmiyorum, yeni nesil çocukları eskiler gibi kalender değil, bana da goodz'a alınan gibi bir bilgisayar alınmıştı, belki on seneden fazla kullanmışımdır, benden sonra kardeşim de kullanmıştır -ki o da az küfretmedi- ben ne küfür ettim ne birşey yaptım -tamam illa ki biraz etmişimdir çünkü mühendislik öğrencisisin autocad'de zorlanıyorsun ödev yaparken, hoş değil- ama çok da güzel idare etmişimdir. şimdi sizdeki çocuğun bir yaş büyüğü kuzenim var, elindeki bilgisayar niye sims 4 açmıyor diye ağlıyor -kız çocuğu bu- ha pubg, fortnite falan da oynamıyor değil ama telefondan falan sanırım oynuyor. bize geldiğinde benim bilgisayarda sims 3 oynuyor, ona bile kızıyor niye 4 yüklemiyorsun diye. e bilgisayarın donanımı yetmiyor eşşek sıpası! diye kızıyorum ama nafile, git kendine yeni bilgisayar al, alırken de bana da al, diyor (-_-) yani yeni nesille baş edilmez :D bence de olabiliyorsa oyun konsolu daha iyi olur, diye düşünüyorum.

Xbox One S All-Digital Edition alın.

Game Pass aboneliği ile birlikte tonla oyun demek.

kindle alin

Bence de 2. el PS4, tabi yoksa.

Ben de eğlence için xbox derim ama her evde bilgisayar olması taraftarıyım aynı zamanda, insanlar bilgisayarı önemsemiyor ve aileler de önemsemiyor ama bildiğiniz bilgisayar kullanmayı bilmeyen bir nesil yetişiyor aslında, en aptalın, kedinin köpeğin bile kullanabileceği tabletler-telefonlar ile beyin çürütüyorlar. Evet xbox alın :D

ya oyun oynar ya da oyun oynayan yutubir videosu izler. insan anlam veremiyor ama oyle, kufrede kifrede pc oyunu oynayan 16-26 yas araliginda tiplerin videolarini izliyorlar.

satranc veya muzik kurslari olabilir alternatif.
veya kaykay, paten gibi sportif bir hediye.

Çatıda çanağı olan bir komşuya rica edilir, 2 ya da 4 çıkışlı LNB alınıp çanak ayarı bozulmadan o çanak antene takılır.

Sonra komşunun eski LNB'den çıkan kablo yeni lnb'nin bir ucuna takılır, diğer uçlarından da bir veya çıkış sayısı kadar kablo çekilip her bir kablo ayrı ayrı alıcılara girerek ayrı tv'ler ile izlenir.

Her tv için yeni bir alıcı ve lnb'den gelen bir kablo gerekli.

Bazı çanaklarda boşta LNB çıkışı oluyor zaten. Ama izin almak lazım tabi.

Bu mu?

www.youtube.com

@John Bloor yok yahu

O bende de var. Evet onun görevi hangi şartta olursa olsun bana o ürünü getirmek için maaş alıyor ama ister istemez vicdan yapıyorum ben. O durumlarda da fazlasıyla bahşiş veririm.

Hava kotu bile olsa acil ihtiyaclar icin siparis verilebilir bunun icin maas aliyor sonucta ama bahsisi de mutlaka verilmeli diye dusunuyorum.

Ben kuryelerin kötü hava şartlarında çalıştıkları için çok üzüldüklerini düşünmüyorum, kötü hava şartlarında biraz gecikme olunca kendilerine ayı gibi davranan müşterilerle karşılaşınca üzülüyorlardır muhtemelen. Birkaç gün önce böyle bir durumda hava şartları nedeniyle trafik vardı ondan geçiktik özür dilerim deyince ne önemi var hocam canın sağ olsun dedim adam mutluluktan boynuma sarılacaktı nerdeyse, artık nasıl tiplerle karşılaşıyorlar da nasıl muameleye maruz kalıp bu hale geliyorlar sen düşün, yağmurdur soğuktur çok etkilemiyordur bence anlayışsızlık kırıcı oluyor.

Onların işi bu ve bunu bilerek o işi kabul ediyorlar. Ona göre giyiniyorlar, hazırlık yapıyorlar. Bence kendinize dert etmeyin, fazla duygusal bakıyorsunuz olaya :)
Ayrıca kurye piyasası var, bunlar nazlı ve iyi paralara çalışan adamlar. Öyle asgari ücrete çalışanını bulmak mümkün değildir. En azından İstanbul'da durum bu.
Bir de hayatta kolay iş yok.
Hepimiz gerçekten çok zor şartlarda para kazanıyoruz.
Ya insanların, yöneticilerin, patronun ağız kokusunu çekiyoruz akşama kadar ya da hava koşulları ile, trafikle mücadele ediyoruz.
Ne bileyim hepimizin hayatında çeşitli zorluklar var.
Onların yaptığı işin zor tarafı da bu.
Başka birşey yok.

İşte bu yüzden kötü havalarda ve tatil günlerinde sipariş getiren olursa bahşişi kapıyor. Hem kendi vicdanımızı hem de onların moralini bir nebze de olsun düzeltiyor.

şöyle düşün o app olmasa ve sen olmasan adam işsiz kalacak.

Hiç bahşiş vermeyen bir tek ben miyim? Gerçi öğrenci olduğum için söz konusu olamaz ama ben de teşekkür edip hızlıca alıyorum paketi mahçup hissettiğim için. Mesleğini icra etmesinden ziyade herkesin bahşiş verme kültürü olması ve bir tek benim bahşiş vermiyor olma suçluluk duygusu mahcubiyete neden oluyor

glovo'nun hava kötüyken aldığı ekstra bir ücret var, o işime geliyor.
o yüzden genelde yemeksepeti'nden ya da restoranın kendisinden değil de, glovo'dan sipariş veriyorum hava kötüyken.

diğer yandan, çok duygusal bakmamak lazım muhtemelen.
insan üzülmeden edemiyor tabii, ama bu durumda her kış 2-3 ay çalışmamaları falan lazım.
onların çalışmaması restoranlara ve glovo tarzı uygulamalara da yansır.

hatta diğer yönden düşününce, asıl bu havalarda işe yarıyor bu uygulamalar.
hava güzelken herkes çıkıp alışverişini yapar istese.
ama bu havada "ya isteyeyim gitsin" demek daha kolay oluyor.

140 journos bu konuda belgesel çekmişti
youtu.be

zor şartlarda çalışıyorlar ama bu da onların ekmek teknesi
ben mutlaka bahşiş veriyorum

asansörsüz eski bina dolu semtte damacana kuryesi değilse o kadar da yazık değil arkadaşlar.

birincisi, adamın bir yeteneği özelliği olsa yapabileceği daha iyi bir iş bulur onu yapar. Siz paket siparişten vazgeçtiğinizde bu arkadaşlar uzun vadede işsiz kalır. merak edenler için yazayım çöpü yere atmazsak çöpçüler işsiz kalır diyen dayı ile akrabalığım yok.

ikincisi, aslında o kadar da eziyetli bir iş yapmıyorlar. Sipariş için sıraları var, 100 siparişi yüklenip sabahtan akşama paket gezdirmiyorlar, verilen 2-3 paketi yarım saat içinde teslim edip dönüyorlar. Pazarcı esnafı, ispark biletçisi, türlü seyyar satıcı, polis/asker ve belediye temizlikçileri çok daha fazla bu soğuğa yağmura maruz kalıyorlar, onlara kıyasla oldukça iyi durumdalar.

son olarak şunu yazayım, kaşar paketçiler bu soğuk işini avantaja çevirip daha çok bahşiş toplayacakları taktikler geliştiriyorlar ve iyi semtte iyi iş yapan bir paketçi çok güzel paralar kazanabiliyor.

üzülecek bir şey yok yani, rahat olun.

Adamın işi bu ve bu iş karşılığında maaşını alıyor. Bu şartları kabul ederek giriyor işe. O yüzden bahşiş vermeye karşıyım.

aşağı yukarı her kurye çıktığı iş başına ekstra para alıyor; sadece kuru maaş değil yani.

dün yürüyerek getirdi bir kurye,15 dakikalık yol. Yağmur da vardı, bir de kurye kadındı. baya üzüldüm, bahşiş versen dert, vermesen dert...bilsem sipariş vermezdim.

Bende arada vicdan yapıyorum ama uygulamayı kullanmasan kurye çalışmayacak. Adam işsiz kalacak veya işletme çalışmayacak. Onun yerine bahşiş olmasa bile geç getirdi diye kızmamak lazım diye düşünüyorum. Teşekkür etseniz güzel bir davranış.

Mutlaka bahşiş veririm kuryeye, normal zamanda 3-5 bozukluk ne varsa, ama yağmurlu ve zor hava şartlarında 10 liraya kadar çıkarım.

1 lira bile olsa bahşiş verin, her gittiği sipariş 1 lira verse seve seve yapar işini.

yağış olduğu zamanlar çok acil bir ihtiyaç değilse eğer sipariş vermiyorum. çok lazımsa yağmurun dinmesini bekliyorum ondan sonra veriyorum.

böyle durumlarda ben de üzülüyorum ama bahşiş veriyorum. "bahşiş vermiyorum" diyene saygım var, kimsenin cebindeki parayı yönetecek değilim ama "işini yapana bahşiş vermek saçma" zihniyetini anlamıyorum. arkadaşlar, dünya o kadar adil ve güzel bir yer değil maalesef. maaş veriyorlar da az veriyorlar işte. adam belki günde 10 saat trafiğin içinde sürekli baskı altında motor kullanıyor, günde üç tane hata yapsa belki 10 saatini boşuna çalışmış olacak. gün içinde hem trafikte hem de gittikleri yerlerde bir sürü aptal saptal tiple karşılaşıyorlar, sürekli azar işitiyorlar. klasik tabirle "herkes 1 lira verse" bu insanlar maruz kaldıkları terbiyesizliğe karşı en azından daha fazla kazanç elde etmiş, hiç değilse "bunca boka püsüre katlanıyoruz ama hiç değilse elimize güzel para geçiyor" demiş olurlar.

"eee madenciler de zor şartlarda çalışıyor, onlara da bahşiş verelim!1!!" diyorlar böyle deyince... dünyadaki her şeyi, tüm kötü koşulları tek başınıza bir anda değiştiremeyebilirsiniz. bu yüzden yapabileceklerinizden geri durmak zorunda mısınız? evet siz devrim yapmayacaksınız, evet sizin bahşişleriniz dünya kuryelerinin hayatını güzelleştirmeyecek ama tek bir insan için dahi adım atmış olmak, atmamaya kıyasla daha güzel değil mi?

o yüzden ben kendi gtünde donu olmayan bir öğrenci olmama rağmen son 20 liramla 15 liralık sipariş veriyorsam dahi 1-2 lira bahşiş vermeye çalışıyorum, "siparişin üstüne 2 lira daha ekleyemeyeceksen sipariş verecek paran yoktur, dışarıdan söyleme o zaman" diye düşünüyorum. "ayranı yok içmeye, atla gider sçmaya" durumu biraz ama olsun, hiç gocunmuyorum şahsen, kendi adıma doğru olanı yaptığıma inanıyorum.

neyse, çok gaza geldim, bu konu üzerine manifesto yazmanın lüzumu yok, uzatmayayım. kısacası o kuryeler siz sipariş vermeseniz başka yere gidecekler, maalesef yapılacak fazla bir şey yok. angelus'un da değindiği üzere kendilerine iyi davranarak, saygı göstererek, küçük de bir bahşiş vererek sanırım imkân ölçüsünde en iyisini yapmış oluruz.

"bunlar vicdan rahatlatmaya yönelik ucuz hareketler" diyen varsa da kalksın devrimini yapsın o zaman, arkasından yürümeyen şerefsizdir.

yazık değil. sadece sen onlara insan gibi davran aşağılama. adamın işi o. bahşiş konusundada biraz cimriyimdir :)

kötü hissetmenize gerek yok çünkü bu onların işi. bazı şirketler sipariş başına prim de veriyor merak etmeyin. eğer içiniz rahat etmeyecekse bahşiş verebilirsiniz.

Dilenciye para vermem ama her gelen kuryeye 5 lira fix bahşiş verir ayağına sağlık derim. ben de kendimi kötü hissediyorum bazen. ne yapalım hayat böyle işte.

şafilikte köpeğe dokunduğunda abdest bozuluyor, bununla ilgili olabilir.

Senin onu köpek gibi sevmen ama onun Şafii olması :'(

Yani güzel mizah, gülüyorum ben. Sebebi de @sir gawain'in dediği evet

off evet köpekten kaçıyorlar ve sevmiyorlar. köpek değerse toprağa gömmek zorundalarmış giydiklerini. şafiilerin bir sürü böyle kuralları var, ben de şafii birileriyle tanışınca (!) öğrendim. kedilere tapıyorlar ama.

ben zamaninda boyle bi baslik actim az daha dayak yiyordum.
kopege dokunmuyorlar abdestleri bozuluyir bilhassa islak kopek olaylari var. santiyede cok kavga etmisligim var boyle.
santiyede yemek cikiyor diye her zaman kopek besliyordum onlar da tekme atiyordu falan boktan anilar.

Köpeğin salyası idrarı ve dışkısı tüm mezheplerde necisdir, şafi mezhebine göreyse bunlara ek olarak köpek terli veya ıslaksa vucudu da necisdir.

Yani ıslak veya terli bir köpek elbiseye değerse necis olacağı için o kısım yıkanmadan o elibseyle namaz olmaz.

Yıkamak içinse 7 kere yıkanmalı ve 1 seferi de toprakla olmalı (toprağı sabun niyetine kullanmak)

Doğru bilinen bir yanlış ise abdestin bozulmasıdır, köpek değdi diye abdest bozulmaz. Salya, idrar, dışkı ya da şafilerde ıslak köpek elbiseye değerse o elbiseyle namaz kılınmaz. Elbiseyi değiştirir ve namazı kılarsınız.

Köpeğe tekme atan gerizekalılar her mezhepte var maalesef.

Köpek değdi diye elbiseyi toprağa gömmek filan, ulan cahillik ne güzel!

Konu dışı ama madem bu kadar bilgilendirdik aklıma gelmişken bunu da yazayım;

Köpeğin salyası necisdir ama av köpeği olarak yetiştirilen köpeğin vurulan avı ağzıyla alıp getirdiğinde o av necis olmaz, helaldir.

ses çevirisinde sorun yaşanıyordur muhtemelen. gelen dijital sesi çevirmediği için sorun çıkıyordur. herhangi bir ara digital to analog converter gerekiyor olabilir eğer tvde kendiliğinden yoksa bu olay. emin değilim ama.

Kulaklık girişine değil de "line out" girişine filan takmış olabilir misiniz?

Önce çapını öğren, büyük ihtimal 15 7a da 17 cm olabilir. Sonra tipine bak, yeni aldığın hoparlör yerine otursun.

Tek satılmaz genelde çifttir, almışken ikisini de değiştir zaten sağ sol ses fark eder.

Yutibiden modele göre hoparlörün nasıl söküldüğüne bakabilirsin.

araçta haporler ayarlarını kontrol et. mesela benim araçta sesi sadece önden sağ veya solda, arkadan sol veya sağdan dinleyebiliyorsun. belki de sorun budur.

evet, sıfır hoparlörler çift satılır, zaten çift değiştirin, üç tanesi gittiyse dördüncü de çok dayanmaz yakında gider.
focus'ta ne kullanıldığından emin olamıyorum, ama 15 veya 17 santim ölçüsünde hoparlör yok, çok yüksek ihtimalle 16,5 cm çapında höparlörler vardır, otomobil kapılarında en yaygın kullanılan ölçü bu. fakat 10-15 yıl kadar eski ford'larda tam daire şeklinde değil de oval hoparlörler kullanıldığını da biliyorum, dolayısıyla internette model yılı ile aratıp sökme-takma videolarından falan kesin bilgi edindikten sipariş ederseniz daha iyi olur.
sonra kendiniz yapabilirsiniz, kapı döşemesi sökmek ve hoparlör değiştirmek çok zahmetli işler değil.
www.youtube.com
(bu modelde hoparlör çerçevesi perçinle sabitlenmiş, onu sökmek ve diğer kapılarda denemek zahmetli olabilir, başka bir hoparlöre erişim imkanınız yoksa deneme kısmında sorun yaşayabilirsiniz. benim arabada da öyleydi, geçen hafta kendim değiştirdim. matkap ucuyla perçini parçalayıp plastik muhafazanın içerisindeki hoparlörü, etrafındaki körük ile muhafazanın birleştiği yerden ayırıp, onun yerine yeni hoparlörü oturttum ve hoparlörü ona vidaladım, muhafazayı da eski deliklerinden değil de farklı noktalardan akıllı vida ile sabitleyerek yaptım.)
fakat hoparlör masrafı etmeden önce, teybin çıkışlarının sağlam olduğundan emin olmak isteyebilirsiniz, üçünün birden patlamış olması enteresan. teybin çıkışları da bozulmuş olabilir, tabii bu hoparlörlerin bozulmayacağı anlamına gelmez ama eğer teyp arızalı ise hoparlör almak da işinizi tamamen çözmeyecek, eğer teybi de değiştirmeye ihtiyacınız olacaksa bilmiş olursunuz.
kapıların içini açıp sağdaki hoparlörü diğer kapılara takıp denemeye çalışın bence önce, eğer ses geliyorsa hoparlörler arızalıdır, yok ses gelmiyorsa teyp çıkışlarında arıza vardır.
eğer aracın ve tesisatın geçmişini bilmiyorsanız bir ustaya gösterin, belki önceden başka bir teyp takılıydı ve eskisini satarken geri taktıklarında bağlantılarını doğru yapmadılar durumu da olabilir.

ustalığın var mı bilemiyorum ama hiç kolay bir iş değil montajı o işin söyliyim, kapı içini sökerken hırpalarsan canını sıkar. he yine de sen alıp bir otocuda sadece işçilik vererek yaptırmaya çalışabilirsin. özellikle haftaiçi bir gün mesai saatleri içinde oto sanayi biraz boş olur, o saatlerde iyi bi pazarlıkla işi bilen birine 100-150tl'ye bağlatabilirsin.

Eğer ki Ankara'da yaşıyorsanız Türkiye de araç çıkma parçalarının teminini oradan halledebilirsiniz. Ucuza gelir.

Her makinenin kutusundan ortalama 5 farklı tarak boyu çıkar, bu uzunluk sanırım 4 ya da 5 numara ile olur.

Braun.
Beş senedir kullanıyorum. Çok memnunum.
Vaktiylet paraya kıydım ama mutluydum.

4-5 çok kalın. Bu uzunluk 3, belki 2.

Google görsellerde en büyük boyut olarak ayarlayıp aratınca 1200*673 çözünürlükte çıktı.

Yabancı dillerde de aratıp denemek lazım, belki birisi direkt fotoğrafını çekip yüklemiş olabilir bir yerlere.

Link şu;

i2.cnnturk.com

1 ocak tatil degil mi? tatilde izin kullandirilmaz bildigim kadariyla.

1 ocak resmi tatil. 1 gun daha iznin olmali. yada parasini vermeliler.

öyle bir hakkınız yok. pazar gününe çok dini ve milli bayram denk geliyor.

Peki 1 Ocakta iş yeri açık mı? Mesai var mı?

İş yeri açık değilse tüm çalışanlara tatildir ve bu adil olmaz, ha yok ama işyeri açıksa o zaman normal.

www.sikayetvar.com

bi tane soyle bi sikayet olmus sikayetvar a... bilmiyorum fikir verir mi...

Tesekkur ederim hic aklima gelmemisti bakmak

Merak edip biraz kurcaladım, malum inşaat sektörü, iş yok pek :)

Rebook bir ayakkabıyı 336 lira yazmışlar mesela, aynı ayakkabı rebook resmi sitesinde 291 lira.

Beğendiğiniz ayakkabıyı farklı satıcılardan da bir arayın derim.

kısıtlı bilgimle aklımda kaldığı kadarıyla anlatayım.ıslahat fermanı sonrası başladı sanırım fes kullanımı. ilk başlarda giyenler kafir diye ilan edilirken daha sonraları da giymeyenlere kafir denmiş.

Sanayi devrimi öncesi, tarım çağında insanlar sürekli dışarıda güneş altında çalıştığı için, şapka takmak bir zorunluluk ve bunun alışkanlığıydı. Bu sadece bizde değil, tüm dünyada böyledir. Halen kırsal kesinde herkes şapkalıdır.
Osmanlıda başın açık olması çok ayıp ve aşağılayıcı bir şey sayılırdı. Vezirler falan katledilmeden önce halka başları açık olarak teşhir edilirlerdi.Öyle de bir adet vardır.
Bu arada kapalı yerde şapka çıkarılması veya bir büyüğün yanına girerken şapka çıkarılması bize batıdan gelmiştir. Türk töresinde şapka çıkarmak yoktur.
İlaveten, şapka devrimi ile yazılan kanun dikkatle okunursa, o dönemde şapkasız olmak düşünülemediği için öyle bir yazılmış ki, şapkasız olmanın yasak olduğu anlamı çıkmaktadır.

@mirket esasen son cümlen için sordum. Yani atatürk zorla şapka taktırdı olayı bu kökenden geldiği uyandırdı herkesi fesli görünce.

herkeste yok, moda olduğu, kabul gören dış kıyafet olduğu için öyle, avrupada da herkes şapkalı aynı devride, 80 lerde herkes bıyıklıylı, şimdi de bakarsan herkes sakallı.

Dini yönü ağır basıyor. Özellikle sarık çok çok önemli.
Alimler der ki: sarık küçüldükçe toprak kaybedildi.
Gerçekten de Osmanlının en güçlü olduğu zamanlardaki tanınmış kişi ve devlet adamlarının tasvir edildiği görüntülerde sarıklar oldukça büyüktür.
İslâmda için sarık çok önemlidir. Sadece eskilerin kullandığı kullandığı bir eşya değildir.

osmanli'nin merkez bolgelerinde (magrip, kartaca, cezayir vs. haric, dag koylerinde kimi kadinlarin ortu altina giydikleri haric, vs.) yuz yillar boyu fes yoktur.
fes, cok sonradan bilhassa ii. mahmud donemi toplumsal donusumleri ile gelmis, yerlesmis.
bakiniz: www.fikriyat.com
bu fese sonradan kutsiyet filan yuklenmesi bir karikaturu animsatiyor, nushasini bulamadim ama dilim dondugunde anlatayim (bulan olursa baglanti ekleriz)
- gencten biri, "teknik insanin ruhunu bitiriyor abi yea, ben yeni modelleri begenmiyorum, kamera, internet, bunlar asiri. ben eski kafa adamim, telefonum basittir, gorusme yapar kafidir" diyordu ortamda.
arkadasi zaman makinasi icat edip gelecege gidiyor. on - yirmi yil sonra, bu genco yine "teknik insanin ruhunu bitiyor abi yeaa, benim telefonumda yalniz kamera internat vardir, 3d yazici filan bunlar asiri." deyip, bu sefer on - yirmi yil oncesinin modelini ovuyordu.
gercekten de boyle bir kafa var.

basta baslik olmasi, serpus olmasi, sapka olmasi baska. oradan iceri @Mirket'in yazdiklarini irdeleyebilir, okuma yapabilirsiniz.

ote taraftan:
@ Erva "Eski binaların sağlamlığı da kuşku götürmeyen bir gerçek. " bu kusku noksanligi ise, sizi ne yazik ki yikima, felakete goturebilecek bir illet.

@ viva paulista
yıkım ve felaket kuşkudan değil kalitesiz ve eksik malzeme kullanımından.
Şüphe ile doğrular giderilmez.

osmanlı'da fes yaygın demek bugün kreuzberg'e gidip burada da amma türk varmış ha demek buralar hep böylemiş demekten çok farklı değil. son 150 yıllık döneminde devlet zoruyla falan görünürlülüğü artan bir şey.

@ denek hayatım +1

@ 'Erva'
yikim ve felaket kuskudan degil, kusku noksanligindan.
o yapilari yapanlar, onaylayanlar, denetleyenler, alanlar, kiralayanlar, oturanlar, misafir olanlar, sizin asagida karaladaginiz gibi ""Eski binaların sağlamlığı da kuşku götürmeyen bir gerçek." minvalinde dusunmeyelerdi... kuskulansalardi... sorustursalardi...
o zaman kalitesiz ve eksik malzeme kullanimindan yikim olmazdi. kolon kesmekten de yikim olmazdi. bant pencerelerden de yikim olmazdi. afaki tasarim hatalarindan da yikim olmazdi. filhakika, suphe olmadan dogrulara varilamadi.
yikim ve felaket geldi, daha da geliyor.
neyse, sorunun hudutundan yeterince tastik. daha baska diyeceginiz varsa beni bulur soylersiniz.

İslam'da başı açık gezmek uygun değil, erkek için de. Sarık olur, Fes olur, Takke olur, Bere olur.

Önemli olan hem ihtiyaçları karşılaması hem de namaz kılmaya engel olmaması, bu yüzden şapka müslüman toplumda pek kabul görmemiş ve muhafazakar hislerle red edilmiştir.

Direksiyon hidroliği eksilmiştir. En kötü pompası bozulmuştur.
Bi hidrolik alıp ekle, bir süre sonra tekrar yaparsa servise başvur bence.

araci servise sok, bir on takima baksinlar. hidrolikte bir sikinti olsa, mesela yagi eskise ya da pompada sikinti olsa saga sola cevirince direksiyonu arac anirir. sen tik diye bir ses geliyor ve bosluk var gibi diyorsun, bana daha cok on takim baglantilarinda sikinti var gibi geldi..on takim sakaya gelmez kaza yaptirir o yuzden fazla zaman gecmeden gosterin.

Bir rot başı ya da rotilde deformasyon başlamıştır, bşr rot balanscıya gir "bir bak sana zahmet, eksiklerini söyle de değiştirip ayara geleyim" de, eksikleri baksın söylesin vaktin varsa değiştir ve rot ayarını yaptır.

John bloor+1. İkinci ihtimal amortisör üst takoz bilyası. Dağıldıysa öyle belirtiler olur.

Son turda direksiyon dönüş yaparken tak tak tak ise, aks başı, ufak ufak lık lık boşlukta, rot başı. Araba dururken ğığ ğığ ses ise direksiyon pompası, hepsi sağlamsa direksiyon kutusu.

Direksiyonda, simitten itibaren tekerlege ulasana kadar hareketi aktaran çok parca var. Cok tahmin yürütülür ama sağlıklı olmaz yani Ne desek yalan. Direkt bir rot balanscıya git. 15, 20 tl karşılığında (bazen para almadıkları da olur) ön takımı sallayarak kontrol eder ve sana nokta atışı arızayı söyler. Senin ilacın rotcuda, receteni o yazacak.

İstanbul’da iseniz, Sadullah Usta’ya götürün... Nokta atışı tespitleri oluyor.

@ykyt

dediklerinizden rot başı gibi gözüküyor. ama yine de göstermek en sağlıklısı sanırım. haftasonu kullanmıyıp, ptesi götüreyim sabahtan. teşekkür ederim herkese.

Direksiyon hidroliği eksilirse ya da pompa bozulursa direksiyon dönerken zorlanır ve çok garip sesler duyarsın. Kazık gibi olur direksiyon. Öyle hafif bir tık sesi duymazsın yani. Muhtemelen rotla ilgili.

2000'lerin ortasından beri arabaların ekseriyetinin (corsa d bile) direksiyonu elektronik. giulietta'nın da öyle. sen direksiyonu çevirdiğin vakit, direksiyon kontrol modülüne sinyal gönderiyorsun ve o da bıyt bıyt tekerleklere yön veriyor. park manevralarında da bu sistem bir şekilde ses çıkarıyor, her ne kadar normal sürüşte pürüzsüz çalışsa da. astra k'larda da böyle bir durum var.

www.ebay.com

9 senedir aktif olarak kullandığın araçlar muhtemelen elektro hidroliktir senin.

-----

sonuç: ses normal diye düşünüyorum.

@rain

fakat soyle bir durum var ki..

3 sene ford fiesta manuel kullandiktan sonra, diger 2 arabam da giulietta idi. biri 2. el, biri sifir. dolayisiyla en az 6 senedir ben otomatik alfa kullanicisiyim ve sadece dün o tik tik duruma denk geldim.
ama inşallah dediğin doğrudur da bir masraf vs. olmaz. göstermekte fayda var sanırım. teşekkür ederim bilgi için.

noldu hocam gösterdin mi ustaya

@ykyt

hayir henuz goturmedim. o günden sonra 1 kez kullandim zaten.
1 hafta icerisinde goturmeyi düsünüyorum yazarim.

Çanaktan gelen kablo tek mi ? Eğer tekse çanağa çift lnb takılıp eve kadar yeni kablo çekilirse her tv'ye bir lnb atamış olursun.

Ya da evde internet varsa smart tv'ye iptv kurulumu yapın, sadece trt vs izlenecekse beleş hizmet veren yerler var. En kötü senelik 150-200tl ye ücretli üyelik alır maçlara kadar izlersin.

Eski evde 2 ayrı hat geliyordur merkezi sistemden, bunda tek hat geliyordur daireye.

Site de her blokun kendi çanağı var bina tepesinde. Dairelere gidiyor. Her odada da uydu çıkışı var. Oradan alıyorlar dekodere bağlantıyı. Bu yüzden çanağa müdahale edilemez duruyor şimdilik ev içi çözüm arıyoruz. Zaten neden olduğunu da anlamış değilim.

Evde internet var. ekstra bir kutu vs olmadan smart tv'ye iptv kurulumu oluyor mu? Bir de iptv düzenli sorun çıkarır mı? 3 ayda bir ancak gidebiliyoruz bazen o bile olmuyor, bozulunca düzeltecek birini aramakla uğraşmasınlar istiyorum açıkçası. Yoksa tak çalıştır iptv de olabilir. bir de internet ne kadar yer ki bu tvler? sonra bir de kota derdi oluşmasın.

Artık internet kotasız, saatte 1-2gb arası yer. Smart tv nin marka modeline göre değişir. Bir çoğuna hiçbir ek kutu almadan kurulum yapılabiliyor.

Sıkıntı çıkarsa da gitmene gerek yok. TV'nin mac adresini not alırsan iptv ayarları internet tarayıcısı üzerinden yapılıyor. Yani kendi evinden ayarlara müdahale edebilirsin.

abi yaşlı başlı insanları iptv ile uğraştırmayın allahınızı severseniz.
site yönetimi ile görüşün, çatıdaki uydunun sinyalini dairelere dağıtan bir santral var, onda boş yer varsa bir tane daha kablo çektirin daireye. boş yoksa santrali büyütsünler, ucu ucuna iş mi yapılırmış öyle her eve bir hat nedir, bu işin yıllardır standardı her daireye en az iki hat çekilmesi şeklinde.
bu arada, sizinkiler taşınmadan evvel sizin hakkınız olan bir hattı birisi kendine yontmuş da olabilir, site yönetimine danışın, eğer öyleyse düzelttirmeleri gerek. kim yonttuysa da masrafını ona fatura etsinler.

Toki nin yaptığı iş olunca 1 kanal işi mantıklı geldi. IPtv ben kendim uğraşmak istemem evde, yaşlı başlı insanlar için ayrı dert. Ya ttnet tivibu ya digiturk e doğru gidiyor bu iş. Teşekkürler cevaplar için

yine de ısrar ederim belirttiğim yolu denemeniz için.
çünkü digiturk de normal çanak ile aynı şekilde kullanılacak, artık binaların dışına kendi çanağınızı takmanız zaten yasak, e çatıya digiturk takıp oradan kablo çekecekseniz ve aslında ihtiyacınız digiturk değil de sadece tv izlemekse fuzuli bir masraf olacak.
(ha bu arada bir çok santral digiturk de dahil olarak kuruluyor, ya da sonradan sadece digiturk çanağı takılıp santrale eklenerek mevcut kabloların üzerinden evlere aktarılıyor, yani eğer santraliniz destekliyorsa hususi hat çektirmenize gerek kalmıyor. bir ihtimal sizin tesisatta olup olmadığını öğrenmeye çalışın, binanızda varsa ve turksat değil de eutelsat üzerinden çalışıyorsa çakışma yaşamadan kullanabilirsiniz.)
ayrıca tivibu benim tecrübe ettiğim kadarıyla çok başarılı bir platform değil, kanal geçişleri yavaş, taahhütlü satılıyor ve her zaman internete ihtiyaç duyuyor, bu da sadece tv izlemek istiyorsanız ekstra masraf demek. ha yok internet de olsun ucuzundan, işimize yarar derseniz ayrı.
her ay internet ve tv için tivibu gibi bir platforma vereceğiniz miktarın bir yıllığını hesapladığınızda bahsettiğim yöntemden daha pahalı ve verimsiz olacak, yeniden alışmayı gerektirecek.

sanırım jeep aralarından en uygunu bir suv olduğundan. yalnız araç tipi alanına da marka (jeep) yazmaları çok acayip :)

otomobil

Yanlış bilmiyorsam sportage suv değil crossover olmalı, en güzeli ruhsatınıza bakın, orada yazar otomobil mi yoksa değil mi?

Jeep seçtim sorun olur mu

En fazla ücreti daha pahalıdır, neden sorun olsun ki?

Anladık ki binadakiler, yönetici ve sizin ev sahibi tümden olumsuz tipler bir siz haklısınız. Bu (!)haklılığınıza rağmen bu kadar baş ağrısını yaşamanız manidar.

1 . aidat tabiki de verilmek zorunda. bunun gerekliliği ara lambaların yanmaması asansörün ve kaloriferin çalışmamasıyla çok net şekilde görülebilir.
2. arada geçerli bir belge yok ise çıkarabilir. bildiğim bir çok meselede öyle oldu. ev sahibi kızdığı zaman kiracılar çıkar. evde kalmaya devam eden görmedim.
3. çok yıl yersin.

Sanırım haklı olduğun konu çatının akması meselesiyle ilgilenilmemesi.

doğru anlamışsınız. olumsuz değil geri zekalı ve çıkarcı tipler. baş ağrısı falan yok ayrıca. en fazla gider haraç -ki haraç bunun adı- alıyorlar diye polise şikayet ederim.

- apartmanda kalorifer, asansör yok. sadece bina temizliği 2 ayda bir, ve ara lambalar (otomatik).

- "ev sahibi kızdığı zaman çıkar" diye bir gerekçe yok. siz çıkıyorsanız bilemem tabi.. kontrat bunun için yapılıyor zaten. yenilemezse de verir mahkemeye çıkarır.

- biliyorum. iyi bir avukat aramak için yazdım zaten.

sanırım haklı olduğum konu eve su akması da değil. bu ve benzeri geri zekalılarla sürekli muhatap olmam.

tamamen haksızsın. sorunlarını bu şekilde çözemessin. tavan akıyorsa ev sahibini arasana ne duruyorsun.

@paudi çatı ev sahibine ait değil. binanın çatısı. zaten genelde çatılar binanın çatısıdır.

1- aidat yasal. Vermek zorundasınız.

2- çıkaramaz ama can sıkar.

3- çok.

Ayrıca ya hu siz hangi ülkede yaşıyorsunuz noter onayla apartman yöneticisi hayatımda görmedim.

aidat ödemek zorundasın, biriken aidat borçları, avukat masrafları ve faizlerle beraber haciz yoluyla kiracıdan tahsil edilir. maaşının %25 ine borcun bitene kadar her ay el koyarlar gayet basit.

apartmanda defterler düzgün tutulmak ve kararla belli bir oylama sistemi ile alınmalı ancak toplantıya katılan olmamıştır falan filan uzun hikayeler.

özetle bizim bir komşu apartmana ısı pay ölçer yapılmıyor diye 1 sene inat etti aidat ödemedi (oğlu ısı pay ölçer satıyordu) avukat ve icra yolu ile parayı tıkır tıkır tahsil ettiler.

@kljgslsdkjsdekşi sözlük yazarı

"Madde 36 – Yönetici, kat malikleri kurulunun kararlarını protokolleri, yapılan ihtar ve tebligatın özetini ve tarihlerini ve bütün giderleri, 32 nci maddede sözü geçen deftere tarih sırasiyle yazmaya ve bu defteri ve giderlerin belgeleriyle diğer bütün belgeleri bir dosyada saklamaya mecburdur.

Bu defterin, her takvim yılının bitmesinden başlıyarak bir ay içinde yönetici tarafından notere kapattırılması mecburidir."

türkiye'de yaşıyorum. sahibi olduğumuz dairede de, diğer oturduğum her yerde de noter tasdikli gelir gider defteri vardı.

sıksın. sıkıntı değil.


@orpheus toplantı falan yok. olsa da, yasal bir defter ve onaylı makbuz olana kadar vermeyeceğim. hatta daha da kudurursam alındı belgelerini gidip savcılığa bile verebilirim. uğraşmak-haciz falan dert değil. yasal olan bir parayı kayıtsız kullanamazlar. sizin verdiğiniz örnek spesifik bir örnek. burada bir çıkar söz konusu değil.

alıntı
Kat mülkiyeti kanununa göre aidat ödemekte aslında evsahibi yükümlüdür. Kiracı, bundan yasa gereği yükümlü değildir. Ev sahibi ödemediği için kiracıdan alınabilir, o da kira parasından düşülebilir. Ama genelde kira sözleşmesinde yazıldığı için bu masraflar kiraya ek olarak kiracıya yükletilir. Kira sözleşmesinde kiracının bu aidatları ödeyeceği konusunda anlaşma yapılmamışsa ev sahibi de sorumlu olacaktır. Eğer masrafları kiracının ödeyeceği sözleşmede yazılıysa aidatın ödenmemesi durumunda apartman yöneticisi ve diğer kat malikleri sulh mahkemesine başvurabilir.

Hazır onu vurmuşken benim yöneticiyi de vur. O da aidatı sadece benden alıyor. Geri kalan olan özellikler aynı.

İlla şikayet etmek istiyorsan apartman adına banka hesabı yok diye et.

Kirayı geciktirmiyorsanız kiraya veren sizi kiralanandan tahliye edemez.
Yukarıda geçerli bir belge olmaz ise... denmiş. Yok böyle bir şey. Kira sözleşmesi yazılı olmak zorunda değil.
Aidat konusuna girmedim sadece bu yanlış bilgiyi düzeltmek istedim.
Edit: mobil

8 daireden fazla olan binalarda resmi bir yönetim oluşturulmak, yönetim defteri alıp bunu notere onaylatmak, ve tüm işlemleri kayıtlı yapmak zorundasınız.

Yönetime talip olup bu işlerle uğraşmayı teklif edin, yoksa düzene devam edin.

öncelikle tek haklı olduğunuz konu akan çatının çözülmemesi.

yönetimin oluşması çeşitli şartlara bağlıdır. seçim yapılıp oy çokluğu ile yönetici atanabilir. noter onayı hiç bir zaman gerekli değildir. yönetici, tahsilat ve ödemeleri makbuz ile yapabilir.

aidat konusuna gelince; kiracı, aksine sözleşme ve yerel âdet olmadıkça, kira bedelini ve gerekiyorsa yan giderleri, her ayın sonunda ve en geç kira süresinin bitiminde ödemekle yükümlüdür. yanisi, kira sözleşmenizde aidat ile ilgili bir madde olmaması ev sahibini değil sizi bağlar. sakın buna güvenerek ödememezlik yapmayın. ödediğinizi ispat etme yükümlülüğü de sizdedir. yöneticinin ödeme listesi çıkarması gayet doğal, ödemediğiniz bir borcunuzun ilan edilmesinden neden rahatsızsınız?

her ne kadar aidat veya demirbaş ödemelerinde asıl borçlu kat maliki olsa bile, kira sözleşmenizde aksi madde bulunmadıkça siz ödemekle mükellefsiniz. kat maliki oluşan bu borcu kendi ödeyerek -uğradığı zararın tazmini hakkı her zaman saklı kalmak koşulu ile- tahliyenizi isteyebilir.

yönetim veya genel kurullarlarda alınan kararlara itiraz için, her halükarda karardan 6 ay sonraya kadar itiraz hakkınız mevcut. yönetimden şikayetçi iseniz, mahkemeye başvurarak hakim tarafından yönetici atanmasını isteyebilirsiniz. ancak bu yol giderlerinizi daha da fazlalaştıracaktır.

Ev sahibi satacağım deyip, siz çıkınca evi satmazsa 1 yıllık kira bedeli kadar tazminat alabilirsiniz.

Anladığım kadarıyla sinirli bir yapınız var. Ev sahibinden "satacağım" bildirimi alıp, evi boşaltın. Satmazsa dava edin.

Her halükarda yeni bir eve çıkmanız bence en güzeli. Muhitinizi bilmiyorum ama çok zorlanmazsınız...


.

verdiğimiz bütün paraların makbuzları mevcut. sanırım parayı neden vermek istemediğimiz anlaşılmamış. tekrardan hortlatayım.

apartmanın birikmiş parasını ----temizlik ve elektrik---- için birikmiş parasını kimseye sormadan boya için kullandılar. apartmanın temel sorunları dururken, çatıdan, balkondan su akarken. böyle bir durumda herhangi bir şekilde gönüllü para veren insan kusura bakmasın geri zekalıdır. duyuruyu tam okumadan "ama herkes veriyorsa siz de verin" gibi bir yaklaşım da aynı şekilde zeka geriliğinden kaynaklanıyor.

mevzu üç beş kuruş da değil. işin yokuşa sürülmesi. borçlu-alacaklı durumunun ifşası da değil. -ki zaten ne borcu, kime borç ajsjdajs- 5 senedir asılmayan kağıt bugün asılıyorsa tek sebebi "sen vermezsen ben de buraya asarım" mantığı. asar, amenna. ama ilk boş günümde de gerekli yerlere gerekli şikayetleri yaparım. uğraşsın dursun. aynı şekilde ev sahibi de.


bu arada buraya yolu düşenler için peşin not: avukat olduğunu iddia edenlerin bile bilmediği gelir gider defteri, tabela, oy birliği ile tadilat, işlem, imzalı-kaşeli alındı makbuzu vs. gibi şeylerden bir haber olduğunu görmek üzdü. (bir başka avukat arkadaşın ifadesi) eğer bunların hiçbiri yoksa -bizde hiçbiri yok- o aidat değil "aman kendi aramızda çözelim" tarzı bir para toplanıyor. ve bu yasal değil. hakkınızı arayın. işi yokuşa sürmek gibi bir niyetiniz varsa polise gidip "haraç" alıyor bile diyebilirsiniz. ki ben öyle yapacağım :)) sonrası mahkeme artık.

aynı sizin gibi 10 dairelik bir apartmanda yöneticiyim. yönetici seçilmesi "noter" onaylı olmak zorunda değil. sadece "karar defteri"nin onaylanması şart. onu da zaten bir kere yaptırıyorsunuz.

boyama işini çoğunluk sağlanırsa yapabilir, bunu size sormak zorunda değil. karar defterine bunun yazılması gerekli ama. buna bakmak isteyebilirsiniz.

Evet yasal olarak 14 gün, keşke bunu yazan bir siteden/firmadan alışveriş yapmasaydın.

yasal olarak 14 gün ise 14 gündür sitenin bunu yazıp yazmamasının bir önemi olmaz. yasa neyse o.

@john Çok spesifik bir ürün vardı ve bir tek o sitede satılıyordu. Ayrıca o kadar da bilinmeyen bir site değil aslında.

Eşek gibi kabul edecek. Olmadı hakem heyetine gidersin karara uymazsa da verirsin avukata öttüre öttüre alır. Herkes kafasına göre takılacaksa kanun neden var.

Hayder ve benzeri derneklerden yardım alsanız mesela, bilgi veya akıl verirler hatta belki gelir yerinde yardımcı olurlar.

Derneklere haber ver sosyal medyada yayın. Adam iyice rezil olsun belki utanır.

istanbul'daysanız istanbul barosu hayvan hakları komisyonunu arayın.
istanbul'da olmasanız da bilgi alabilirsiniz gerçi.

Sadece 10 değil 7'de de var böyle bir problem, güz ayarlarından otomatik açılmayı tetikleyen donanımlardan vs her yerden kurcaladım her şeyi kapadım internetten okuduklarımla.

Ama yine de kendi kendine açılıyor ve alakası zzamanlarda, bazen kapatır kapatmaz 1-2 dk içinde açılıyor, bazen de daha geç.

biostan yapılıyor olması lazım.

Komple kapalıyken açılma özelliği var mı bilmiyorum ama uyku moduna alınca otomatik çıkması için zamanlayıcıyı kullanabiliyorsun.

bu bende de oluyor. normal kapatıyorum, sabah geliyorum açık. "bilgisayarcı çağıralım" dedi patron fkjdd takipteyim.

Bu arada laptop mu desktop mu?

Bendeki laptop, diğer sorun yaşayanlar da yazarsa bir veri oluşur belki.

Laptoplarda oluyor o. Bir program arkaplanda uyanmaya programlıdır tetikliyordur.

Laptop değil benimkisi, masaüstü.

Uyku modunda da değil, bayağı kapalıyken açılıyor.

hocam
sen kapattıgını dusunuyorsun
uyku moduna almıs olabilirsin
mouse oynatınca da
aciliyor olabilir

kontrol edersen

@Dimi bilgisayarı tamamen kapattığında arkasındaki ethernet kablosunun bağlı olduğu yere bir bakarmısın ? ethernetin sarı ışığı yanıyor mu?

pc kapalı olmasına rağmen ethernet ışığı yanıyorsa bios da ağdan açılma aktiftir.

bu arada windows 10 siz kapattığınızı düşünseniz de "tamamen" kapanmıyor, yeniden açtığınızda hızlıca açılabileceği bir duruma geçiyor sadece.
www.howtogeek.com
bir de shift'e basarak kapatmayı deneyin bir süre.

Kapattığımda tüm fan sesi vs kesiliyor ama daha önce dikkatimi çekmişti, "Sir Anthony Hopkins" dediğin gibi ethernet yerinin ışığı yanıyor hep evet.

Uyku modu değil aslında, dediğim gibi bazen işe erken gelince kendim açmak durumunda kalıyorum, gayet normal sıfırdan açılıyor.

@gkhncnzdgn dediğinizi deneyeyim bir de.

Ulan ben de nasıl üzüldüm önce, duyma yetini kaybediyorsun sandım.

Küfür edicem ayıp olacak, Allah başka dert vermesin kardeş.

Bence yaşlanmadın da belki yeni bir tarz keşfetmelisin.

30 yaşındayım, trance müzik hastasıyım. dediğin kadar olmasa da müzik inanılmaz önemli benim için. son 3-4 aydır ben de keşif yapamaz, bayıldığım şarkıları dinleyemez oldum. resmen zorla dinlemeye başladım. neden olarak da "acaba yaşlanıyo muyum lan?" sorusu geldi aklıma benim de. çok korkuyorum. ben ölene kadar dans edecektim halbuki. umarım durumun geçicidir mevsimsel falandır diyip iyi düşünmek istiyorum.

normaldir. yaşlanmayla falan da alakası yok..
bir süre dinleme madem rahatsızlık boyutuna geldi. zorlama da hiç. bir süre geçtikten sonra kendini sevdiğin şarkıları dinlerken bulursun merak etme.

ekleme: herkes bu ve buna benzer şeyler yaşayabilir. yaştan ziyade farkında olmadan farklılık aramandan kaynaklı olabilir.
eminim çoğunuzdan yaşlıyımdır ama bu dedikleriniz yaşla falan ilgili değil. 1998'de liseye giderken bayılarak dinlediğim albümleri hala aynı keyifle dinliyorum.

tüketim toplumundayız. çok çabuk tüketiyoruz. geçe gün power fmde dj söyledi artık şarkı süreleri 4.30 dkdan 2.30dklara düşmüş. sen sıkılmasan bile sıkılman için her şey mevcut. spotify youtube her şey çok yakın ve sürekli gözünün önünde.

yaş kaç acaba?

yıllarca müzikle yakından ilgilendikten sonra (radyo programcılığı, blog yazarlığı vs.) 30lu yaşlarımda eski ilgimi kaybetmeye başladım ne yazık ki.

southpark.cc.com:25eec0b8-ed8e-11e0-aca6-0026b9414f30&position=7&sort=!airdate

şu bölümü izle

çok kitap okurken bazen eline kitap almak istemezsin. sinefilsindir, film izlemeye tahammül edemezsin. gezi manyağısındır bakkala gitmeye üşenirsin.

özetle, olur öyle. geçer yakında.

depresyon?

bence biraz da çalmayı dene.. ne tür müzik seviyorsan al enstürmanını başla çalmaya.

kulubümüze hoş geldin! bu durumla ilgili bir ara sözlük yazarıyken tee yıllar önce bir entry yazmıştım, baya da mesaj gelmişti "hakkaten lan" diye.

last.fm kayıtlarımı tutmaya devam ediyorum ben, eskiye dönüp de yaşadığım dönemle ilgili bilgi vermesi açısından tatlı buluyorum. (cümleye ciddi girdim sonu ne hale geldi bak, alşsdjkaşdjas XD ) ben çözümü çok alakasız türleri bir arada dinlemekte bulmuştum, bir listem var maşallah patates salatasının suyu bulaşmış kek de içeren, kısırlı, börekli, dolmalı, salatalı, kekli, poğaçalı kabul günü tabağı gibi (-_-) zaten spoti de gitmiş 2019 listemi yapmış, bunun bir level üstü :( öyle saçmalıklar yapabilirsin ama bence kastırmana gerek yok, bir süre dinlemeyiver. sonrasında özleyip tekrar müzik moduna giriyorsun zaten.

bende de 30'dan sonra başladı aynı durum, şimdi çok ender dinliyorum, yılda 3-4 kere falan.

ben de lisedeyken misal günde en az bi 8 saat filan müzik dinlerdim. özellikle test çözerken..

şimdi 30'lardayım ve lisedeki metal kafası artık eskisi gibi tatmin etmiyor. 70lerdeki prog rock'ı klasikleri de hemen hemen tükettim. en azından en iyilerini. şimdi eskileri döndürüp döndürüp dinliyorum.

ben bazen isotronik tones veya binaural beats dinliyorum.
belki bi süreliğine çareniz o olabilir.

ısı transferi için kullandığı akışkanda bir sıkıntı var sanırım. piyasa jargonuna göre; sisteme "gaz" basılması lazım

Havalar çok soğudu, ilk çalıştırmada dış ünitenin kendini ısıtmasını beklemelisiniz, 10 dk kadar bekleseniz devreye girmesi lazım.

Açıp 10-15 dk bekleyip tekrar deneyin, 6 aylık klima bozulmaz, borularında bir hasar yoksa gaz da bitmez.

Yukaridakiler cozum olmadi malesef, servis cagirdim. Sonucunu oaylasacagim.

Bir çözüm bulabildiniz mi?

Klimanin anakarti bozulmus ve gaz deposunda sizinti varmis. 25 gjn icinde sifiriyla degistirdi demirdokum. Cozumu bu sekilde bulduk. Tesekkur ederim cevaplara.

Güzelim markayı el birliğiyle mahvettiler Türkiye'de, oysaki Global Motor ne kadar güzel bir ivme yakalamış ve tanıtım yapıp piyasaya sokmuştu.

Uzun süredir satılan bir model, parça sıkıntısı olacağını sanmam, bunun parça sıkıntısından korkup da Virago düşünmek pek mantıklı değil. Viragoya daha zor parça bulursun, ayrıca GV 250 Comet ve GT-R modelleriyle aynı motoru kullanıyor ve bir çok aktarma parçası da aynı.

Şöyle bir merak edip bakındım da hiç de parça sorunu yok gibi, güzel de site yapmış adamlar valla helal olsun, şuradan bak istersen parçalarına;

www.motopit.com.tr

Dubayla aranda yarım metre mesafe bırak, arabanın arka camındaki kelebekten yandaki dubayı gör, o noktada tam sağ yap girersin. Baktın girmiyorsun dubadaki referans noktasını değiştirerek tekrar dene deneye yanıla o noktayı bulursun. Bu tekniği zaten bir tek sınavda kullanırsın onun dışında böyle geri park yapmazsın.

her aracin donus çapi farkli oluyor. özellikle küçük arabalar ile büyük arabalar arasında çok fark ediyor. büyük araclarin dönüs capi da büyük oluyor.

o park yöntemleri sınavı kolay geç diye yapılan şeyler(ki ben destekliyorum, hatta sözlüğe bi entry yazıp küfür yemişliğim var bu konuda :d). Normalde parkla ilgili farklı yöntemler var, youtube'dan bakarsan değişik canlandırmaları görebilirsin.

Her arabanın aks aralığı, ön tekerlek ile ön tampon, arka tekerlek ile arka tampon arasındaki mesafesi eşit değil. Her arabada arabanın boyut ve şekline göre park pratiği yaparsın.

Her araç birbirinden farklı iken nasıl tek yöntem olsun ki?

-arkasına park edilecek aracın yanına arkası aynı hizada şekilde durulur
-direksiyon tam çevrilir.
-park edilen yönün aksindeki yan aynadan arkadaki aracın park edilen yöndeki farı görülene kadar geri geri gelinir.
-Sonra direksiyon normal pozisyona getirlir.
-Aracın aynası, öndeki arabanın arka farını kapattıktan sonra direksiyon ters yöne tam çevrilir.
m.youtube.com

Mantıken: evet. Kesecek ve fermuar dikecek.

Evet. Herkes taktırıyor zaten.

teknik olarak mümkün elbette ama o ayakkabıya artık postal denir mi orası şüpheli.
postal denilen ayakkabı (kalitelileri tabii. dandikleri değil) dağda bayırda dolaşırken su almayan, düşüldüğünde ayak bileğini kırılmaktan koruyan (denendi ve görüldü) bir ayakkabıdır.

Aynı sebeple iç yandan fermuar diktirdim fakat fermuarı tam tabandan başlatmadığı için sonuna kadar da açsam oradan ayak içeri giremedi bir türlü. Bir de o bölgeden su alabiliyor.

Evet fakat pek güzel durmadığını belirtmek isterim. Sonradan eklendiği için o kısım fabrikasyon gibi muntazam olmuyor ayrıca kabarık duruyor. (Bir asteğmende görmüştüm)

Onu her ayakkabıcı düzgün yapamaz. Saya makinesi olan bir yer bulmanız lazım.

oldu olacak hava delikleri de deldir :)

Düzgün yapacak bir yer bulursan yapılır devamlı bir yere gir çık yapan çoğu personel kestirip fermuar yaptırıyor zaten

Fermuardan su alacak onu bil önce, teknik olarak mümkün tabiki ama ince dişli değil de güçlü kalın dişli bir fermuar taksın yapan usta.

neden sıkıntı olsun ki? ne söylemişler merak ettim?

Sıkıntı yok diye biliyorum, göstermelik olmadıktan sonra birde 1. Derece yakınlar kosgeb nitelikli eleman teşviğinden yararlanamıyor

Ama problem yok diye düşünüyorum

Sıkıntı olmaz. Aile şirketlerinde herkes bağkurlu mu sanki? Oğlunu muhasebe şefi yapmış çalıştırıyor. Mecbur sigorta yapacak.

@harhar gerçekten çalışıp çalışmadığını ispatlama ile alakalı problemler oluyor diye okumuştum.

@diskirminant @enis çok teşekkürler :)

Hiç sıkıntı yok. İçiniz rahat olsun.

sigortalı olmak için "gerçekten çalışıyor olma" diye bir şart yok ki. istersen evde otur tüm gün. devlete sigorta primi ödeniyor, gelir vergisi ödeniyor. bir de üste "sigortalı olmanın şartları" diye bir şey yok. kısa cevap: en ufak bir sıkıntı yok.

@507 arkadaş biraz daha başım ağrımasın, denetlenirse okka altına gitmeyeyim diye düşünmüş. Zira o iş için bir çalışma (görev tanımını yerine getirme) durumu ayyuka çıkar ve sgknın bundan haberi olursa gayet başı ağırır. Şikayet olmazsa anlaşılması çok zor tabi o ayrı. Normalde öyle bir çalışma yasal değil

Gerçekten çalışmayan birini sigortalı yapmak sgk açısından yasal değil, ama pratikte ispatlanması imkansıza yakın.

SGk denetcileri geldi işyerine diyelim, "nerede bu çalışanlar?" diye sormazlar. Hadi sordular, "müşteriye, bankaya, vergi dairesine, çişe gittiler" cevapları son derece yasal.

Fakat şöyle bişey var, emekli olmak için son bir kaç senesini çalışmadığı halde bir işyerinde çalışıyormuş gibi gösteren ve firma aynı anda bir çok kişiye bu işlemi yaptığı için patlayn ve bu kişilerin baya sorun yaşadıklarını okumuştum.

Yani firmada sorun yoksa sıkıntı olmaz.

Hepinize ayrıntılı cevaplarınız için çok teşekkür ederim :)

Siz zaten fiilen çalıştığınız için problem yok ama @507 için bir düzeltme yapmak lazım. Bazı şeyler yanlış biliniyor, sonra ceza kapıya gelince veryansın ediyor insanlar. Bir ihbar üzerine yıllar sonra emeklilik hakkınız yanabilir. Maaşları ve aldığınız sağlık yardımlarının bedelini iade etmek zorunda kalabilirsiniz.

Gerçekten çalışma, literatürdeki tabirle "fiili çalışma" 4a'lı çalışanlar için (istisnai bir iki durum hariç) olmazsa olmaz şarttır. @john bloor'un dediği gibi denetmen durup dururken Mehmet bey, ali bey nerede diye sormaz. Genellikle bir ihbar üzerine gidilir. Bu ihbarların yüzde sekseni birinci ve ikinci derece akraba (ana, baba, eş, öz kardeş vs.) tarafından yapılır. Ya da işyeri sırf sahte sigortalı kaydetmek için kurulmuş bir şirkettir ki hem paranızı alırlar hem de emekli olacağım diye kurduğunuz hayalleri yıkarlar. O yüzden bu tür bir ihbar üzerine gelinmişse denetmen genelde detaylı bilgi sahibidir ve sizi nasıl sıkıştıracağını bilir. Ama rutin denetimler için elbette elli çeşit bahane uydurulabilir. Minare çalınmış kılıf da hazırsa onu bilmem ama kimseye bir şey olmaz size bir şey olacağı tutar. O yüzden yalandan kendinizi sigortalamayın. Sigortalatmayın.

Arada su tabakası olduğu için pek zararı olmamıştır.

Tekere bir zararı olmasa dahi aracın aks başına zarar verebilir araba aks kesebilir.

Hiç bir şey olmaz, merak etme. Kuru zemin olsa lastiğin ömründen hesap edemeyeceğin az miktarda yemiş olurdun, ama ıslakmış zaten.

Tabii mümkün on tane bağlat istersen. Aynı hattan gelecekse bağlantı, ustalık iş çıkar en fazla.

D smart da Turknet gibi türk telekom hattı üzerinden hizmet veriyorsa sıkıntı olabilir, aynı telefon hattı üzerine nasıl iki ayrı hizmet olacak mesela?

aynı hattan gelecekse daha hızlı gelmez zaten muhtemelen.

turkcell superbox'a bakabilirsin biraz tuzlu ama.

Turkaat uydunet varsa o olabilir.

adsl'ler hep telefon üzerinden geliyor, yani olsa bile apartmandaki boş porttan sizin eve ayrı kablo çekme gibi durumlar olabilir sanki. Çünkü sizin eve gelen telefon kablosu tek.

uydunet varsa, 1 ttnet(dsmart, vs. hepsi aynı) 1 uydunet olur bak. O kablotv kablosu üzerinden geliyor.

btk üstünden şikayet kaydı aç 24 saat içinde çözmek ve yanıt vermek zorundalar. sorun çözülene kadar kayıt açmaya devam et.

btk bunlara ciddi cezalar kesebiliyor o yüzden bu kanaldan gelen şikayetlere çok önem veriyorlar.

Ben korkardım

Yaz gitsin, ben ilkokul arkadaşımı face ten buldum da yazdım, birkaç kere buluştuk. O da benden hoşlanıyormuş zamanında :)

Hoşuma gitmezdi onun yerinde olsam, boşta kalmış da aklına gelmişim derdim. Ayrıca biraz da ürkütücü açıkçası.

Telefondan yazma, sosyal medyadan ekle oradan yaz.

instası yok yada ben bulamadım

Soy ismi değişmiştir bro :)

ara en fazla tersler oturursan aşağı ama aklında kalmaz.. :)

yaptiklarindan değil yapmadiklarindan pişman ol..

;)

Okul yıllarında gerçekleşmiş 10-15 günlük bir flört bu. Artık gözünde "eski okul arkadaşı" kategorisine inmişsindir bile. Konuşulabilir. Ha bu olayın bitiminin iyi mi, kötü mü olduğuna göre değişir tabi.

sms bence de olmaz. fb tan bulabilirsen ordan yaz.

Fil adam tipliysen hiç bulaşma bence , kıza yazicaksin seni tanımasa bile tanımış gibi yapıp eski günlerden bir kaç cümle kuracaksınız. Sonrasında mesajlarına geç cevap vermeye başlayacak. Ve bir süre sonra sevgilim var benim alt metinli cümlelerle tanışacaksın. Tabi elin yüzün düzgünse düşünmeden yürü.

Fil adam tipli olsam niye zamanında benle birlikte olsun hahahahahaha
Tipim pek değişmedi zaten o zamandan beri, kilom falan aynı biraz kas yaptım o kadar. Sakal falan vardı o zaman da.